zamanında yakınlarım kortizon alırken uyguladıkları diyetler.

tuzsuz ekmek (mümkünse kendiniz yapsanız daha iyi aslında)
yoğurt (yine ev yapımı yada güvenilir marka)
et suyu ve haşlanmış et
çorbalar (yine et suyunu kullanabilirsiniz)
meyve
taze mevsim sebzelerinin haşlama yada sulu yemekleri (salçada tuz vardır dikkat edin)

aklıma gelenler bunlar.

sebzedeki sodyum sayılmıyordur muhtemelen. siz yemekleri tuzsuz yapın yeter.

bol su iç, yemeklere kendin tuz atma, işlenmiş gıda yeme.

Bir de tedavi bittikten sonra en az 2-3 ay daha diyetine devam et. Çünkü etkisi hala kalıyor

tuz yersen şişiyorsun. dikkat et

Gün boyu sadece sebze yesen aldığın tuz 0.2 gramı geçmiyor.

Hazır gıdalar hep tuz, yemekleri tuzsuz pişir, salça falan koyma.
fallopian +1 angelofdeath +1
Yoğurt, süt gibi kalsiyum kaynakları +1
Karbonhidratı fazla tercih etme

tuzsuz fıstık ezmesi, haşlanmış patates (kabuksuz), patlamış mısır, bal, taze meyve (çilek, muz hariç), fasulye ıspanak brokoli hariç taze sebze, içeceklerin hepsi serbest (kırmızı boyalılar hariç), tuzsuz çiğ ceviz hariç kuruyemiş, yulaf ezmesi, yağsız kıyma günde 80 gramı geçmeyecek şekilde..

Hayatımda 2 kez aldım bu tedaviyi. İlkinde dr. tuz konusunda uyardı ve gerçekten çok dikkat ettim ama yine de o aydede diye tabir edilen surata sahip oldum ve kilo aldım. İkincisinde ise doktor yine tuz konusunda uyardı ve şeker konusunda da en az tuz kadar hassas olacaksın ve şekeri tüketmeyeceksin dedi ayrıca karbonhidratı da nispeten az tüketirsen iyi olur dedi. Bu önerileri de dikkate aldım ve sorunsuz bir tedavi dönemi geçirdim. Kilo almadım. Velhasıl tuz hep söyleniyor da, şeker de alma, bal, reçel vs falan tüketme.

Kortizon kullanırken şekeri de kesin. Bazı insanlar şeker de yükseliyor benim yükselmişti. Meyve bile yiyemiyordum. Tamamen tuzsuz. Bol sebze. Et balık ürünlerinde tuz olmadıkça sorun olmamıştı. Paketli şeyler de yeme bi zahmet zaten zararlı. Ben kortizon kullamırken zayıflamıştım

taradiktan sonra odullendirin. ben gimpat macunlardan veriyorum. gozlerini asla sildirmiyordu bizimkisi de, pamugu elimde gordugu an kaciyordu. sonra sildikten sonra macun verdim, bir sure sonra alisti, macun yicek die sildiriyor kacmiyor artik :)

taraklı eldivenler vardı biz onlardan kullanıyorduk. petshopta satılır.

öncelikte tr'ye gönderiliyor mu o vitamin ona bakman gerek. gönderiliyorsa bir yolu var.

Sorun teşkil edip etmediğini tam olarak bilmiyorum ama (git:forum.donanimhaber.com ) burada nelerin gelip nelerin gelemeyeceği yazıyor ve çok detaylı anlatım var. Bir göz at istersen.

@giovanne sanırım gönderilemiyormuş, tr'ye gönderilemiyor ikazı çıktı. buradaki firmanın keyfini bekleyeceğiz anlaşılan. sanırım bu ikazı aşmamızın bir çaresi yok.

iherb diye bir site var en son türkiyeye gönderim yapıyordu. belki orada vardır bahsettiğiniz vitamin. ama gümrükten geçebilmesi için doktor raporu gerekiyor.

@slow multivitamin için dr raporu gerek olur mu?

vitacost dandun yolluyor. nasıl geçiyor bilmiyorum ama bunların yolladığı geçiyor gümrükten.

reçete de olur, yeter ki ilacın adı üzeirnde yazılı olsun

çin markası olarak 'bluedio' çok övülüyor. ancak sanırım bütün kulaklıkları kablosuz. ben henüz almadım ama yakın zamanda almayı planlıyorum.

bluedio ben aldım 3 ayda elimde patladı. ama 20 dolarlık bir modeliydi.

urun.gittigidiyor.com

Şu tam istediğim gibi?Orjinal midir acaba?

sennheiser mx475 kullanıyorum çok memnunum. 100 tl hepsiburada'da.

yolladığınız ürünü resmi bluedio satıcısında bulamadım. orijinal değil gibi, veya çok eski bir model gibi duruyor.

Rock zircon diyorum.

yoğurtta protein %3 değil ki.

images.slideplayer.biz.tr

Endüstriyel ayranlar yoğurt + su değil, süt + su şeklinde üretiliyor diye biliyorum. Proseste yoğurt söz konusu değil.

Bir de su inorganik bir bileşik. Protein ise organik bir bileşik. İnorganik bileşiğin içinde organik bileşik zaten olmaz.

@dissendium sütte de %3 diyerek beyin yakan soruyu sürdürüyorum :)

Önemli değil o kısım. Su dediğin dihidrojen monoksit bileşiği. Yapısında sadece hidrojen ve oksijen atomu var. Proteinler farklı bir bileşik türü. Sudan protein gelmesi gibi bir şey söz konusu değil yani. Öyle bir şey olsaydı hepimiz kaslı yaratıklar olurduk.

ayranda ne kadar protein vardır, ne kadar aminoasit vardır o kısmı gıda mühendisi arkadaşlara bırakıyorum ancak @dissendium'un yanlış bir genellemesi var. suda organik bulunabilir, hatta bunun tayin yöntemleri falan da var. saf sudan bahsetmiyorsak tabi. bildiğim kadarıyla da gıda sektöründe saf su kullanılmıyor :/

Yanlış genellemeyelim. Organik bileşiklerden kastım karbonhidrat, protein ve yağ. Suda bunların hiçbiri yoktur. Bunlar en büyük organik bileşik sınıfları. Sen dersen ki suya kanalizasyondan organik bileşik bulaşmış, bu durumda ona içinde organik bileşik var dersin ama bu organik bileşik genelde çok az miktarda bulunduğu için onu ciddiye almazsın çünkü onun canlılara bir faydası yoktur.

bu değerleri nerden buldunuz? benim şimdiye gördüklerimde yoğurtta protein yüzde dört civarı, ayranda ise iki.

Bende otomatik espresso makinesi var baya da lezzetli ve kolay. Ayda bir makineyi parçalayıp temizlemem gerekiyor o kadar.

kolaylık olarak french press daha kolay tabii. 4 dakikada hazır. ama tat olarak makine daha iyi gerçekten.

Kobuzchu +1.

Makinede daha homojen bir kahve içiyorum sanki, öyle hissettiriyor. Tek kişilik yapacağım zaman genelde french press daha kolay geliyor. Ama makinenin de ekstra bir zorluğu yok.

Lezzet olarak ise çok fark etmediğini düşünüyorum. Kahve hakkında çok derin bilgiye sahip değilim, uzmanlar gelir birazdan. :)

French press her zaman makineden daha iyidir. Sadece tek sorum var neden gerçek iyi kahve satan yerlerde. Filtre kahve makinesi yok?

bana da french press çok pürüzsüz geliyor. daha çok filtrelendiği için bulaşık suyu gibi bir kıvamı oluyor. kahve makinesinin hem karafını hem de kahve konan yerini yıkamak gerektiği için bir tık daha fazla uğraştırıyor denebilir. delonghi makine kullanıyordum bodum french press'e geçtim geri dönmeyi düşünmüyorum. ama kahve makinesi ucuz bir modeldi, kahvesi fark eder mi bilmem.

Evde espresso makinesi, french press ve filtre kahve makinesi var, en sevdiğim espresso ama o farklı bir kahve , filtre kahve olarak french press çok daha doğal bir lezzet veriyor, ama homojenlik daha az, makina kahvesi ise aynen dahahomojen ama bence lezzet kaybı oluyor.

kahve makinesi daha iyi diyenler kahve içmesin bence :)

french press en lezzetli kahve hazırlama yöntemi olarak kabul edilir. yeter ki kullandığınız kahve kaliteli ve taze olsun.

kahve makinelerinde genellikle kağıt filtre kullanılır bu da kahve ile beraber ona lezzet veren yağların da filtrelenmesi demektir. üstelik kullanılan filtrenin bir kağıt olduğunu ve üretilene kadar bir takım kimyasal işlemlerden geçtiğini da unutmamak lazım. filtre içinden geçen sıcak suyu tüketmenin de çok sağlıklı olduğunu sanmıyorum.

french presste ise böyle bir durum olmadığı için daha lezzetli ve sağlıklı olur. afiyet olsun.

sennheiser mx 375'e bir bakın derim. n11'de 50 lira.

kulak düşmanı derken;?

mx 375 gayet kulakiçi. kanaliçi değil yalnızca.

Xiaomi Piston 3, aldıktan 2 ay sonra falan bozuldu benim. Ardından Rock Zircon aldım, bence ses olarak da daha iyi. Tam bir f/p canavarı zaten.

urbanears almalısın. 6 aydır kullanıyorum tık demedi. bassları temiz veriyor ve daha önce kullandığım Sennheiser CX 300-II gibi 150-200 liralık kulaklıklar kadar olmasa da çok yakın kalitede ses alıyorsun. bu 1/3'lük fiyat farkına değecek bir seçim.
bu tarz kulaklıkların kutusu yoksa bir zaman sonra temassızlık başlıyor phillips sony gibi kulaklıklarda. buna da çok güzel bir çözüm bulmuşlar derli toplu duruyor. cool bi şey.
mikrofonu da var. telefonla dinliyorsan rahat oluyor.
kulakiçi kulaklık delisi biri olarak kesinlikle pişman olmayacağını düşünüyorum.
kısacası tam bir f/p ürünü.
d&r, vatan gibi mağazalarda bulabilirsin 60-70 bandında

www.dr.com.tr

www.vatanbilgisayar.com

www.mediamarkt.com.tr

mx 371im 5 yıl dayandı bu arada. sennheiser iyidir.

yemekhane nohutunun tarifi basit aslında, dünden kalan yemek tenceresini yıkamadan nohut yemeği yapıyorsun. dünden kalan yemek işin mayası oluyor.
afiyet olsun.

Kimyon ekleyince pek güzel oluyor. Acaba ondan mı? Bazıları kimyon koyar, bazıları koymaz da; ben kimyonlu seviyorum. Bir de suyu az olunca.

domates salçası yerine biber salçası kullanmak.

adam akıllı nohut alarak başlayın. marketteki 3 liralık ithal nohutlardan değil, kilosu 10 lira civarındaki nohutlardan alın.

orjiinal köy nohutu olacak. taşlı maşlı, sonra ev yapımı salça bolca katılacak. Nohutun bekleme suyu da süzülecek...

Nohut piştikten sonra bir gün bekleyince daha lezzetli oluyor

Kemikli et olmali. Ilik suyu çıkacak yemeğe.

ek yapayım, nohutu pişirirken ilk olarak ortaya çıkan o köpüklü suyu dökeceksiniz ardından bir kez daha kaynatacaksınız, pişireceksiniz.

yemekhanede yediyse çok pişmiştir, o da helmelenmiş seviyodur muhtemelen.

Gerçek kahve suda çözünmez. En rahat örneği de Türk Kahvesidir. Telvesi dibine çöker. Ancak çözünebilir kahve şu an unuttuğum kimyasallı kimyasalsız işlemlerden geçirilerek o hale getiriliyor. Tavşanın suyunun suyu derler ya o misal oluyor içindeki gerçek kahve oranı.

ekşi sözlüğe granül kahve yazabilirsin.

hazır kahvede toz halindeki kahve çok yüksek sıcaklıklara maruz bırakılınca sıvı hale geçiyor sonra birden soğutulup katılaşıyor. bu madde de küçük küçük kırılarak granül hale geliyor. youtube'da "how it's made instant coffee" diye aratarak nasıl yapıldığını izleyebilirsiniz.

Var. Eve kahve makinesi aldığımdan beri ne dışarıda kahve içebiliyorum ne de diğer çözünebilirleri içebiliyorum. Alışınca diğerleri çöp gibi geliyor.

çözünebilir kahve nasıl üretiliyor: www.youtube.com

bu videoyu izledikten sonra bi daha neskafe içmeyeceğine garanti veriyorum.

16sindan sonra hiç bir şey olmaz. Olsa bile aylari bulur öyle hemen bir günde birsey degismez

Ne olacak 16sindan sonra? Hicbir sey olmaz.

şahsi fikrim sadece bu referandum için değil tüm seçimlerde oy kullanmamak çok korkunç. (genel ve yerel seçimlerde "hiçbir parti bana hitap etmiyor" diyenleri ayrı tutuyorum çok anlam veremesem de)

sabah erkenden oyunu kullan yola koyul. öyle daha sonuçlar açıklanmadan ya da açıklanmaya başladıktan sonra bir şey olacağını sanmam. yine de kullanmak da kullanmamak da kişinin insiyatifindedir. ben sadece şahsi fikrimi söyledim.

Seçimlerde genelde vermem oy ben hepsi aynı bok çünkü. Kötünün iyisi kavramına da uyuz olurum. Ama bu referandumda ben bile sorumlu hissediyorum kendimi. Bence kullan oyunu. Öylesine bir seçim işi değil bu.

16 nisandan önce yolları daha güvenli yapan bir şey yok.

daha sonra her gün yola koyulmak konusunda aynı endişeyi yaşamamak için oyunuzu kullanın. aynı gün bir şey olacağını ben de sanmıyorum ancak yine de temkinli olmak isterseniz tavsiye edildiği gibi erkenden yola çıkmak mantıklı olabilir.

16 sında nöbet ertesiyim. Ben de gitmeyeceğim. Soranlara da çok güzel sebebim hazır, napiyim

Ben kullanmıyorum
Umurumda değil

16sindan sonra bir sey olmaz. O kadar hazrlanmissiniz, gidip oy kullanin.

lütfen ne yapıp edin oy kullanın. oy kullanmak hiç bu kadar önemli olmamıştı.

16 nisandan sonra ne olacağı belli olmaz yola mı çıkılır

hiç bir şey olmaz
git oyunu kullan
ha bana zor gelecek gitmek, ikna edin vicdanım rahatlasın diyosan ayrı.

arkadaşımla konuştum yanına birini daha alıp o alacak arabayı 14 ünde. ben planıma sadık kalıp oyumu kullanıp öyle dönecem. onun oyu erzurumda zaten, iki planda da kullanıyor.

arkadaşım ile yanındaki kişinin bütün giderlerini ben karşılasam da baya baya ayıp oldu arkadaşıma, ama başka yapılabilecek bir plan da yok sanırım. neyse aynı işyerinde çalışıyoruz ilk birkaç ay araba onda bile kalır ben iyice öğrenene kadar. onun da işine yarayacak bir durum az çok. bütün yıl da işe gidip gelirken o aracı kullancaz.

arabayı almayı da kendisi teklif etti ilk başta. bukadar düşünmeme gerek yoktu belki de.

ben vicdani rahatsızlığımdan ötürü açtım duyuruyu. biletlerimi almıştım çok önceden. ama arabayı referandumdan sonra getirmeyin deli misiniz sorunu çıktı birkaç saat önce. bir de yer ankara olunca karışık olma ihtimali daha yüksek tabi.

16sına kadr arabayı alıp erzuruma geçsem diye düşünüp 16sında gidiş dönüş bilet bile baktım da izmire fiyatları çok fahişti.yoksa gidip gelmek koymaz oy için.

cevaplar için teşekkür ederim.

gidin ve kullanın lütfen. hiçbir şey olmaz.

ben de muğladan ankaraya gidip gelecem
ben de esprisine, "artık dönebilirsem 16 nisanda, görüşürüz" diyorum buradakilere- insanın aklına geliyor.
ama sonuçta gidecem ve oy kullanacam dönemezsem dönemem ona o zaman bakarız.
bir şey olmaz gibime geliyor.

endokrinoloji ilgilenir normalde hormonlarla. açlık olayını bilmiyorum.

Kan testi isticeksin. Dahiliye isini gorur.

bence kullanılır.
üç günden bir şey olmaz.
yumurta işi hassastır aslında, ama saatli bomba muamelesi de yapmamak lazım sanki.
kırdığınızda dağılıyorsa kullanmayın ama.

Kullanilir ya. Ben de dolapta saklamadan kullaniyorum bu aralar.

Tarihi geçen her şeyi bakmadan atarım, hatta az önce attım bişey. 50 krş için zorlamaya gerek yok.

yok o zaman kullanmayayım, ben pimpirikliyim böyle şeylerde, gereksiz bir yumurta zehirlenmesine kurban gitmeyelim.

ya nolacak allah askina. internette video vardi suya koyuyorsun asagi interse bayat yukarda kalirsa ok di falan ona bak. uc gun bile degil!

ecnebiler best before der, yani tam olarak son kullanma tarihi degil. birkac gun icin bir sikinti olmaz.

kırdığında dokusunda bir tuhaflık, yoğunlaşma, renk değiştirme yoksa bozuk değildir.

Bir suru var.

kitten academy diye bir kanal var youtube'da aratırsanız.

Höşmerim ?

pelte
edit: başlığı şimdi fark ettim cevabım aynı ama hanım değilim, öyle sanmayın

Höşmerim irmik ve peynirle yapılan bi tatlı. Pelte yakın geldi aradığım şeye ama tam isim o değilmiş gibi. Belki de odur. Ama sanki adında limon geçiyodu atıyorum limonika gibi.

lemon curd?

limonlu pelte olabilir çeşit çeşit pelte var vişneli,portakallı limonlu
limonlu pelte; şeker,su,limon suyu ve nişastayla yapılıyor. Su muhallebisinin limonlusu gibi

Evet evet evet lemon curd. Yani limon loru. Çok da tontiş bişi.

Ayrıca tabiiki erkekler de yemekten anlar hatta en tanınmış şefler hep erkektir ama bu fazla minnoş bi tarif olduğu için bi kadın dokunuşu istiyor o yüzden kadınlar daha çok bilir :)

anlık diyaloglar oluyo ama bende tartışma çıkmıyo sessizce dağılıyoruz hep

Ben bazen aşkımı ilan ediyorum. Bazen küfürsüz hakaretsiz yağkı kazığa oturtuyorum karşımdakini. Bazen hesap soruyorum.

Bunları yapmasaydım delirirdim. Net.

tartışma kazanırım ben genelde.
edit büdüt: www.nvroofs.com

Banyo benim için rahatlama yeridir. Güzel şeyler düşünerek bedenimi ve zihnimi arındırıyorum. Banyodan çıktıktan sonra pamuk gibi oluyorum. Ne kadar mutsuz olursam olayım, ne kadar zor bir gün geçirirsem geçireyim evin eşiğinden adımımı attığım anda aklımdan her şeyi silmeye çalışıyorum. Banyo da benim için bir nevi altın vuruş oluyor.

tartışanlar mı varmış? ilginç

bende de saatlerce sürüyor bazen. dikkatini dağıtmaya çalış bence, sinirlerini yıpratma.

olm siz ne çeşit manyaksınız la asdfasdf banyoda kendi kendine tartışmak nedir?

Önemli bir olayda şöyle yapmasaydın böyle yapsaydın diye kendi kendime kızdığım konuştuğum olmuştur ama çok nadir.

Şuna benzer

karikaturistan.files.wordpress.com

kablonete bak mutlaka.

kablonet +1
üstelik bahariyede oturuyorum ben de, komşuyuz :) akn dolunca hız baya düşüyor ama dolana kadar canavar gibi. üstelik fiyatları çok uygun. son olarak en son ne zaman kesildiğini hatırlamıyorum, sanırım sadece bi kere kesildi, aradım, "teknik bir arıza var, akşam 11de açılacak" dediler ve 11de açtılar.

ben de bahariye civarında oturuyorum. kablonet güzel. sık sık kesinti olmuyor.

yapılmaz. reglinin 3. günü olması şart.

peki bu devlet hastanesinde de bu şekilde mi işliyor? bilginiz var mı?

doktor 3. gün tekrar çağırabilir, devlet hastanelerinde de böyle işliyor.

Bildiğim kadarıyla suyun önce yarısı konuluyor. Bekletiliyor biraz demlensin diye. Sonra diğer yarısı koyuluyor.

www.starbucks.com.tr

buradaki video'da ve yazilanlarda boyle birsey gecmiyor. barista arkadaslar da boyle birsey soylemedi

Icimi nasil o onemli. Starbucksda direk karton bardaga koyduklarindan koyu gelmesi normal kahvenin. Ben iki yemek kasigi kahve 600ml su koyuyorum.

siz de cok az kahve koyuyormussunuz, 2 yemek kasigi kahveye onerilen su miktari 180ml

kaynamış suyu içeçeceğin bardağa koyup ölçerek kahvenin üstüne ekleyebilirsin. kahve zevkine göre olmakla birlikte bir bardak-kupa vs su için en az 1 ölçek kahve koyman gerekir daha sert istiyorsan arttır. 5-6 dk da bekleme yeterli

Ben baya tepeleme koyuyorum. Tam tadini boyle tuturdum kendi damak tadima gore.

ben her 125 ml ye 7gr kahve koyuyorum. youtube'daki videolarda böyle söylüyor ve ben böyle sevdim. kahve size yumuşak gelmiş olabilir onu değiştirin bence. yoksa kahve oranının bundan çok fazla olmaması gerektiğini düşünüyorum. suyu ölçerek deneyin bir de.

dayanamayim bu aksam gittim starbucks'a 50 gram kahve koyacaksiniz dediler.

Yazdığın herşeye +1

dale carnegie'nin how to win friends and influence people diye güzel bir kitabı var. türkçesi var mı bilmiyorum, bence okumalısın.

diğer özelliklerin dediğin gibiyse bireyselliğindendir bence. bunu azaltmaya çalışırdım ben olsam (özellikle de bencilliğe kaçıyorsa).

ben bir insanda en fazla samimiyete bakiyorum. komiklik, tatlilik, eglenceli olmak bir yere kadar.

iliski kuracak insan buluyorsun enazindan. is iliskisi disinda pek samimiyetim yok insanlarla. bazen kafam rahat bazen de dert paylasamamamin sikintisini yasiyorum.

belki karsilastigin insanlar samimi degildir. belki de sen yeterince paylasimci degilsindir.

yardim almk belki kendinde farkinda olmadigin bir seyi ortaya cikartir. denemekten bir zarar gelmez.

@heartwork O kitabın türkçesi uzun zamandır var, gösterdiği yöntemler son derece etkili ama bir o kadar samimiyetsiz ve sahte, çünkü herşey tamamen taktikten ibaret. Sadece birisi üzerinizde uygularsa kolay fark etmek adına okunabilir.

@kapak Profesyonel yardım duruma göre belki faydalı olur da o kişinin gerçekten profesyonel olması lazım. Felsefe okuman veya gönüllü çalışmalar yapan derneklere falan katılman yararlı olabilir diye düşünüyorum.

sorunu kendin yazmışsın zaten. kendini çok bi şey zannedip biriyle tanıştıktan belki beş yıl sonra iç dünyana sokma ihtimali vermen:) o da belki.. bu sorunlarından dolayı insan ırkının yok olmasını isteme bencilliğin de cabası.. belki de düşündüğün kadar iyi bir insan değilsin?

açık aldım, geçen cuma aldım pazardan. oraya ne zaman geldi kim bilir. Ama yüksek ateşte su saldı

istiridye mantarı normal mantardan çok su emer. yıkadıysanız ondan olmuştur, sorun yok. ben yıkadıktan sonra elimde sıkıyorum hatta.

Pazardan mantar alınmamalı bence.Marketlerden alın.

Mantarın bolca su salması normal.su salması yememe kararı vermek için yeterli bilgi değil. bayat mantarın pörsümüş bir görüntüsü olur.

İki teoriyi de basitçe açıklamak ve bazıları buna inanıyor bazıları öbürüne demek en uygunu olur sanırım. Çocuk da büyüdükçe kafasına yatkın olanı seçer. Bir ilkokul çocuğuna tanrıya inanmayı empoze etmek kadar inanmamayı empoze etmek de yanlış bence.

Not: Ateist değilim tanrının varlığına inanıyorum. Anne baba değilim, annem babam ateist değil. Alelade bir insanım. Sadece yapılabilecek sağduyulu hareketin yukarıda yazdığım gibi olacağını düşünüyorum.

açılın ben ateist baba inanan anne çocuğuyum, annem her zaman mantıklı bir çerçevede kendi görüşünü ve babamın görüşünü anlattı, babam ise ''yaaav sktiret bu meseleleri daha adam akıllı şeylere gafa yor'' modundaydı.. yani demem o ki annemin yaklaşımı her zaman daha ılımlı idi fakat sonuç noldu? ben de inanmıyorum. yani nasıl anlatıldığının bir önemi çok fazla yok bana sorarsan, su yolunu bulur derler ya, öyle..

En kökten çözüm müslümanların çoğunlukta olduğu Türkiye gibi bir ülkede çocuk sahibi olmamak olurdu sanırım. En mantıklısı bu görünüyor şimdilik. İleride zaten çocuk yolunu kendi çizer ama arkadaşları ve öğretmenleri çocuğu kafir olarak etiketler ve dalga geçerler. Onu dışlarlar. Çocuk ikiye bölünür. Okullardaki akran baskısını ve aşağılamanın boyutunu tahmin bile edemezsiniz. Gerçekten berbat bir durum.

Şahsen ben çocuğumu çoğunluğun ateist olduğu bir ülkede büyütebilme imkanı yakalayamazsam çocuk sahibi olmayı düşünmüyorum. Gerçi benim çocuk sahibi olmayı istemememin başka nedenleri de var, salt bu değil.

Edit: Ateist olmasalar da ılımlı bir ailenin çocuğuyum. Dindar insanlar değil bizimkiler.

Edit 2: Yukarıda söylemeyi unuttum, çocuk ilkokul döneminde bayağı zorluk çeker. İleride zaten nabza göre şerbet vermeyi öğrenir.

Ben baba tarafıyım.

Bir kere bebeyi tanrı kavramından bahsedecek yerlere götürmüyorum. Kreşye falan bastan soruyorum bu konudaki tavır nedir diye.

Onun dışında çocuk bizim ailede olmayan şeyleri (çarşaf vb) kesinlikle gormüyor bilmiyor. Nadiren ezan okuduğunu duyup anlam vermeye çalışıyor 'amca camide şarkı soyluyor' diyor geçiyorum

Çocuğa belli bir yaştan sonra dini meseleleri açıkça anlatmak gibi bir niyetim var ama dünyanın bir bölümünün bu kadar vahşi olduğunu nasıl anlatırım bilmiyorum.

Dua meselesinde bir iki kere deneme yanılma oldu. Sonra bıraktı o işleri. Benden once kuzen büyüttü çocuk, onlar da dua ile değil çalışarak birşeyler elde edebileceklerini gayet deneme yanılma yoluyla öğrendiler.

Senin görüşlerin berraksa netse çocuğa olduğu gibi anlatmaktan çekinme. Dogru zamanda ogrettiginde anlıyor.

Ben de dindar olmayan ama müslüman bir anne ve baba tarafından yetiştirildim. Babam biraz inançsız sayılırdı hatta, peygambere sübyancı derdi, saydırırdı arada, babannem cehennemden bahsedince de, gidip de dönen mi var anne, nerden biliyon ahahsadaf der gülerdi:) Evde dini öğretilerle yetiştirilmedim dolayısıyla. Sonuç ateistim.

Eşim deist. Çocuklarımızı bu konuda serbest bıraktık, soru sordukları zaman İslama göre böyle böyle, bilimsel açıdan da şöyle şöyle diye anlatmaya çalışıyoruz anlayabilecekleri şekilde. Neye inanıp inanmayacaklarını ya da kendi dinlerini seçmekte özgürler diyelim. Yarın öbür gün biz budist olduk diye gelirlerse şaşırmayız yani.

Okuldaki duruma gelince, müslüman bir ülkede yaşadığımızı ve dini konularda serbestçe her düşünüklerini her ortamda konuşamayacakları bilincini verdik. Bu konunuda farkındalıkları var.

Daha önce şöyle yazmıştım, onu geri getireyim.

Baba tarafım komple ateist (dedeler medeler, vb.), anne tarafım daha bir deist gibi ama bir felsefeye oturtmuş değiller. Çok da varmış yokmuş, umurlarında değil; "Allah varsa, iyi yani. Olabilir, olmayabilir; ne yapalım" ayarındalar. Bir de dede ve nineleri çok az gördüm. Anneannem ve annemin babası ben doğmadan ölmüşlerdi; baba tarafından dedem de ben çok küçükken öldü. Bir tek ağzı bozuk babaannemi birkaç kere gördüm ki, onun da inancı var mıydı, yok muydu bilmiyorum. Kapalı değildi ama başına yarım yamalak bir örtü takardı.

Büyürken garip şeyler yaşadım. Hiç evde din konuşulmadı. Kimse inanıyoruz, inanmıyoruz demedi; Allah'ın lafı açılmadı. Dünya tarihinde böyle bir şey yokmuş gibi büyüdüm. Sonrası travma oldu diyemem ama çok şaşırdığım dönemler oldu. Hiç din öğretmenim de olmadı mesela. İlkokul öğretmenim ateistti; ortaokulda din öğretmeni yoktu. Onun yerine Sosyal Bilimler ve Türkçe öğretmenleri girerdi. Onlarda da çoğunlukla Aziz Nesin, Muzaffer İzgü, vb. hikayeleri okutulurdu, sonra onları tartışırdık. Sadece ilk bir iki hafta dinle ilgili konuşulurdu. Lisede yine din öğretmeni yoktu son sınıfa kadar. Müzik öğretmenimiz din dersine girerdi ve klasik müzik eğitimi verirdi. Hafta sonu konçertolar olurdu. Dönem içinde iki haftada bir konçertolar olurdu. O konçertolara gittipimizde yoklama alınırdı. Kaç konçertoya gidersek o kadar yüksek not alırdık. Okul puanı ÖSS'de önemli olduğu için her konçertoya giderdik. Bir de bu hocaların hepsi sendikalılardı. Genelde müzik derslerinde okulun dertleri, toplum sorunları, vb. konuşulurdu. Son sınıfa doğru da test çözerdik. Bir tek lisede son sınıfta din öğretmenim oldu. O da "Bunlar ÖSS'ye girecek, test çözsünler" diye bırakmıştı bizi. Din derslerinde test çözerdik. Tabii şu an daha yoğun bir din eğitimi var, çocukların bu eğitimle karşılaşmaması imkansız.

9 yaşına kadar dinle ilgili hiçbir şey duymadım. Karşı komşumuz kursa gittiğini söyledi. Biz de ne öğrendin diye sorunca "İmanın Şartları" yazılı bir kağıt çıkardı, onları okudum. Az çok orucu biliyordum sadece. Onu da pide ayı olarak biliyordum. Bir de bizim evde çok net Türkçe konuşulur; Arapça-Farsça kelimeler düzeltilir, babam kızar. O yüzden o kızın okuduğundan bir şey anlamamıştım. Başta iman ne demek onu bilmiyordum zaten. Hani, yarı İngilizce yarı Türkçe bir şey okusa anlardım ama anlamadım. Eve gelince anneme söyledim, o da "Kuran kursuna gitmiştir" dedi. Bir yandan da bulaşık yıkıyordu. Ben de baktım anlamadığım kelime sayısı artıyor, konu da eğlenceli değil, "İyi, peki" deyip konuyu kapattım.

İlkokul 4'te din dersinde Kelime-i Şahadet'ten not almıştık. Öğretmen sınıfta üç kez okuduktan sonra herkesten ezbere söylemesini isteyip not vermeye başladı. İlk başta ağladım, iki yanımda oturanlar biliyordu ama bir o kadar da bilmeyen vardı. Bana başlık bile bir şey ifade etmiyordu. Sıra bana gelene kadar ezberledim. Neyi ezberlediğimi 10 yıl sonra anladım.

Ortaokul'da Tarih-Coğrafya hocasının girdiği derste de arada yarım saat ders kitabından bir şeyler okunuyordu. Orada "Hz. Muhammed son peygamberdir" diyordu. Bir arkadaş parmağını kaldırıp "Allah fikrini değiştirmiş olabilir mi?" diye sordu. Hoca "Allah fikrini değiştirmez" dedi. Arkadaş da "Fikrini değiştirdiyse nereden bileceğiz?" diye sordu. Girdiğimiz en dini muhabbet buydu. Orta 1'de gelen hoca ile hikayelerin arasında "Temiz olalım. Kimseyle dalga geçmeyelim. Yalan söylemeyelim." gibi daha çok ahlaka yönelik anlatımlar yapardı. Bir hafta temizlik konusuydu mesela. Temizlik nasıl yapılır, sabah kalkınca ne yapmalıyız, vb. vardı. Sonraki haftalarda "Kötü durumdaki insanlarla neden dalga geçmememiz gerek" gibi konuları işledik.

Bir de ben kitaplara meraklı olduğum için ders kitabından namaz diye bir şey öğrenmiştim. Bir iki kere elimi kolumu kaldıra kaldıra, toplam üç dua ile namaz kıldım. Evde kendi kendime namaz kılıyordum uyduruktan. Annem gördü, "Ne yapıyorsun" dedi, "Namaz kılıyorum" dedim. Bıyık altından gülerek mutfağa geçti. Birkaç kere kendi kendime namaz kıldım o şekilde. Sonra yaz geldi zaten, top oynamaya çıkmak daha çekici geldi. Hiç kimse inanmamız ya da inanmamamız gerektiğini söylemedi; öylece kendi halime bıraktılar.

Arkadaşlarımla yaptığım en dini muhabbet şuydu: 11-12 yaşındayken mahalledeki 7-8 çocuk oyun oynuyorduk. Konu bir şekilde Allah'a geldi. Bir arkadaşım "Bana Allah'a inanmayacaksın ama Matematik'ten geçeceksin deseler, bana uyar" demişti. Bir kişi "Matematiğe gerek de yok aslında" dedi. Bir iki kişi "Bana da uyar" dedi, bir iki kişi "Bana asla uymaz" dedi; ondan sonra da ne oynuyorsak ona devam ettik. 5 dakikayı geçmedi muhabbet.

Neyin ne olduğunu öğrenmem liseye dayanır. Belki arada küçük şoklar vardır ama hiç travmatik bir şey yaşamadım. Belki şu an unuttuğum bir şey vardır ama bulamadım. Şu an hatırladığım, 8-9 yaşında bir arkadaşımın Allah'ın her şeyi bildiğini ve gördüğünü, her yerde olduğunu söylediğini ve benim de onun üzerine bir süre banyoda üstümü çıkarırken çok çekindiğimi, Allah'a çok ayıp olduğunu düşündüğümü hatırlıyorum. Baktım, banyolar kompleks bir hal alıyor, 'Amaaan, görürse görsün. Bakmasın' diye düşündüğümü hatırlıyorum. İzmir'de büyüdüm. Çarşaflı hiç görmedim, apartmanda türbanlı bir kişi vardı ama hiç onunla ilgili konuşulduğunu ya da başka biri hakkında dinle ilgili bir konuşma olduğunu duymadım.

'Boşver, inanmıyoruz'dan ziyade 'İster inan, ister inanma. Takıl kafana göre' daha uygun. Eğer dışarıda olan bir şey evde yasaklanırsa daha fazla merak uyandırabilir ve çekebilir. Bazen oturup 'Bazı insanlar inanır, bazıları inanmaz. Buna büyüyünce karar verebilirsin. İstediğinde kararını değiştirebilirsin' demek daha uygun olacaktır. Burada 'Sizin dininiz size, benim dinim banadır' kısmı kitaplarda çok vardı eskiden, hala var mı bilmiyorum.

annem babam ateist. ilkokula başladığımda allah kavramını biliyordum, okulda öğrenmedim. annemler sadece kendi inandıklarının bu olduğunu söylediler, bana inanmam için baskıda bulunmadılar. gerçi bir istisna hatırlıyorum: kedim öldüğünde allah'a sığınmak istemişim, o zaman babam kesin bir dille cennet falan yok demişti. onun dışında annemin okulda allah'a inanmadığımı belli etmememi sıkı sıkı tembihlediğini hatırlıyorum. yine de kendimi tutamadım, o zaman yakın olduğum bir arkadaşıma söyledim, o da bana kızdığı bir anda diğerlerine söyledi. o arkadaşım tarafından dışlandım, diğerleri de en azından garipsedi (ortamı yumuşatmak için "o da insan" demişti biri hatta). neyse bunun dışında bir olay yaşamadım. din derslerinde sinir oldum. arkadaşlarıma hep söyledim dinsiz olduğumu, normalleşsin diye.

ben ateist anneyim.
bizimkilerin anane babane vs kanalıyla müslümanlık hakkında bilgileri oldu. ananem namaz kıldırmış örtü hediye etmiş filan ben işteyken. ben karşı çıkmadım hiç birine. tam tersine öğrensinler istedim. ana sııfında italyan ana okuluna gittiler. o vesileyle hristiyan arkadaşları oldu. aynı çocuklarla kilisenin yaz kamplarına katılıyorlardı. pazar derslerine müslüman çocukları almıyorlardı ben katılmak isterlerse benim çocuklar katılabilirler dedim, yasakmış alamazlarmış. yine de başka inancın kültüre, ailelere, insanlara etkilerini gözlemleme olanağı bulduklarını düşünüyorum.

benim tutumum mümkün olduğunca değişik yaşamlarla tanıştırmak, araştırmaya yöneltmek yönünde oldu. onlar gözlemlediklerini kafalarında kendilerince harmanladılar sonuçlar çıkardılar. ben hemen hemen hiç müdahale etmedim.
müdahalem de mesela okulda ezberletilen duaların meallerini okumalarına yöneltmek gibi şeyler oluyordu.

soruları oluyordu ara ara. cin merak edilen yaşlarda cinleri sordular mesela. ruh çağırma seansları yaptılar ruh gelmedi tabii. işte böyle böyle büyüdüler.

annemin vafatında zorlandım çünkü çok sevdikleri ananelerini kaybetmişlerdi. o bizi görüyormuş demi gibi sorular sordular. gördüğüne inanmak istediler. 7 ve 8 yaşlarındaydılar.

boşver biz inanmıyoruz yerine " bazı insanlar öyle olduğuna inanıyor" şeklinde ifade etmek daha uygun. bırak sorgulasın, debelensin.. işi ne :)

Annem ateist babam deist.
Ablam müslüman ben ateistim.

Hayatım boyunca evde ne bir dua edildiğini duydum,ne namaz, ne ramazan, bir mevlut ne de başka bir şey gördüm.
Kurbanı vekalet vermişler bir kaç kere, duydum.

Bana kimse bir baskı yapmadı hatta bir kac yaz kur-an kursuna gitmemi teşvik ettiler; ben istemedim ve hic gitmedim. sanırım 5-6 yaşlarından beri (yas oldu 35; kendimi bildim bileli) inanmıyorum. Öğrenim hayatımda aldığım derslerde sure de okudum namaz da kıldım gerekliyse. Hic itiraz etmedim. Ailem bu konuda sorulama aciklamalar yaparken "inanmıyoruz" demedi hic. Sanırım okullarda dışlamayayım diye. Incili kuranı ve zeburu okudum. Hep okumami teşvik ettiler. Aklım başına gelince de evde kimin neye ne kadar inandığını çözmüştüm zaten.

Eşim müslüman. Namazını da kılar.
Ben ona ve oruç tutan dostlarıma iftar sofrası kurarım.evlenmeden önce de yapardım. Eşime sahurda bir şeyler hazırlamaya çalışırım arasira. Icimden gelir. Bayramlara da önem veririm. Benim için dini bir gelenek değil ancak ailenin ve dostların toplanması için vesile olmuş güzel bir zaman dilimidir.

Ateist olduğumu eşim bilir. Inanc konusu aramizda konuşulmaz. Tabu degildir,gerek gormuyoruz.Herkes kendi içinde yaşar.

@hayat aklını...ve @buffy +1

Oğlumuz da her ikisini bilecek. Temel dini bilgileri alabilir ancak detaylara girilmesine izin vermem. (Or:cennet-iyilik, cehennem-kötülük ilişkisini bilmesi yeterli. Yasina agir gelecek olan Cayır cayır yananlar ya da huriler gibi detayları ileride ilgilenirse öğrenir. )

Ben de okumasını teşvik edeceğim. Sonra diledigi şekilde yaşayabilir.

O tamamen sizin zevkinize kalmis. Ben bir fincan icin hafif tepeleme yemek kasigi koyuyorum mesela.

sımdı dolu bır yemek kasıgı ıle yap bı bak, zevkıne gore daha sonra arttır veya azaltırsın.

1 tatlı kaşığı yeter.

dolu bir yemek kaşığı +1

Son tüketim tarihi geçmiş kaşar peynirlerinin işlemden geçirilip yağ eklenerek krem peynir yapıldığı bilgisi bir ara ortalığı kasıp kavurmuştu. Pek sağlıklı bulmuyorum.

Yağ yığınağı. Hem içerik hem de üretim mantıgında olabilecek en sağlıksız süt türevi.

diğer tüm ambalajlı süt ürünleri gibi krem peyniri de tüketmiyorum. gerçi içinde sütten eser var mı o da tartışılır. kısacası bi' ton işlemden geçirilmiş epey sağlıksız ve gereksiz bir yiyecek, yıllardır eve sokmuyorum.

evet artık peynirlerden yapıyorlar. simitle arada bir yenir de sık yememek lağzım

ben, bir peynir delisi olarak krem peyniri hangi marka olursa olsun peynir yerine koymuyorum. saglikli bir sey yemek isterseniz bence batinin brie ya da camenbert olarak bildigi, almanlarin munster peynirini yiyin. icerisinde krem peynir kivaminda saglikli peynir oluyor.

Yörsan white var. Krem peynir tadında ama sütten yapılıyo. Ben onu yiyorum krem peynir yerine.

Sağlıksız. Pınar sağolsun o işi bitirdi. Dilimlik peynir satıyor artık.

Bir peynir manyağı olarak çok seviyorum. Diğer peynirlerin de çoğuna karşı da büyük bir tutku ile bağlıyım. Sütaş'ın krem peynirinin besin değerleri gayet düzgün. Tereyağı katkılı ama yağ değerleri o kadar fazla değil, yancı olarak seviyorum. Tabii ki diğer peynirlerin yanında sağlıklı değildir.

son kullanma tarihi geçmiş peynirleri toplayıp işlemden geçirmeleri bana pek inandırıcı gelmiyor.

artık peynirlerden yapılıyordur ama bu zannettiğiniz gibi milletin tabağındaki peynir artıklarını toplayarak değil. ne bileyim kaşar peyniri kalıplanırken, paketlenirken kenarlarından kesilen fazlalıklar, kırıntılar, üretimden artıp bantta kalanlar, mesela toplanıp krem haline getiriliyor olabilir.

koca koca firmaların sağlık olarak küflü peynir artığından yaptığını sanmıyorum.

krem peynir diyince duyurudaki @krem peynir hakkındaki düşüncelerimizi sordun zannetim, mod galiba kendisi de selam olsun kendisine burdan.
Diğer krem peynir hakkındaki düşüncelerimse; hiç sevmem, ambalajlı market ürünü olarak sağlıklı da bulmam. Böyle margarin gibi yumuş yumuş şeyleri yiyemem, hayatımda pek yemişliğim de yoktur bu yüzden.

volvox var idü.

ataerkil toplum.

riot grrrl diye bir tür var 90'lara ait, çok severek dinlerim senelerdir.

babes in toyland
L7
bikini kill

gibi. spotify'da girl power diye listem var sırf bununla alakalı. baya da grup vardı orada ama aklıma bu üçü geldi şimdilik.

kadın olarak l7 var, çatır çatır grunge yapıyorlardı :)

Warpaint <3

savages
warpaint
pussy riot var benim bildiğim güncel

Kırmızı diye bir rock grubu var. Bahar şenliklerinde dinlemiştim. Çok tırt bir gruptu.

1. Girlschool: www.youtube.com

2. Vixen: www.youtube.com

3. Güncel olanlardan, benim en beğendiğim Crucified Barbara var: www.youtube.com

4. Bunlar hafif kaçtı derseniz de Blackthorn var: www.youtube.com

Örneklerden de görüldüğü gibi erkek olmak gerekmiyor. Yeteneği olan kadınlar da taş gibi çalıp söyleyebiliyor, tür gözardı etmeden.

hole vardı courtney love'ın
the pretty reckless bi de.
edit: doğru, bu gruplar erkek içeriyor. saf kadın grubu diyemeyiz bunlar için.

hole'da adam var yalnız. the pretty reckless'ta da adamlar. soruda sanki tamamı kadınlardan oluşan rock gruplarını soruyor.

seç beğen al, maden buldum;

www.metaladies.com

bratmobile
the donnas
sleater kinney
ex hex (çok güzel şarkıları var)
the coathangers

The 5 6 7 8 var.
JApon grubu.
Kill Bİll'de de görünüyorlar hatta bir süre için.
Tarantino, Japonya seyahatinde dinlemiş, beğenmiş ve filmine eklemeyi uygun görmüş.

the runaways var tüm elemanları kadınlardan oluşuyor.

warpaint!!

Lacuna Coil

aseton

4 non blondes vardı biz küçükken

marketten jacobs bildiğim en ucuzu
ha bi de tchibo var pardon

çibo

tchibo guatemala grande veya african bulu , 2x250gram vakumlu pakette satılıyor, dikkat et hem çekilmişi var hemde kavrulmuş tane olarak. sonra pirinç havan blender kasmayasın :D

en ucuzu kurukahveci mehmet efendi. kendi dükkanında 35 tl mi ne kilosu.

Makinem öğütücülü. Çekirdek olması daha iyi olur killerbee.

hocam şahsi tecrübelerimden bir aneyykdooot paylaşmak isterim.

en güzel içimi ethiopia kahvesiyle aldım,annem ethiopiya dan yaklaşık 5 kilo kadar getirmişti, çok ucuzmuş kilosu 1 dolarmı demişti ne demişti. kavrulmamıştı, kendim 2 3 günlük vok tavada kavuruyordum, muhteşem oluyordu. eğer hakkaten çok meraklıysan bu işe , kendin kavurman çok daha fazla lezzet sunacaktır sana.

kavurma olayı da son derece basit, vok tava dedim elimde o vardı, hani ister istemez bir tabaka bırakıyor tavada temizlemesi zor olabiliyor, kazıma telle ovalama şeklinde. 3 günlük tahminen 2 avuç kadar bir kahve çekirdeği oluyor. açıyorsun altını çok aşırı olmayacak şekilde, tahta kaşıkla yada vok tavayı oynatarak kavuruyorsun, zaten bir süre sonra kararıyor, çok güzel kokmaya başlıyor.

sonra plastik olmayan bir geniş tepsi olur kap olur, aralıklı şekilde bırakıyorsun, soğudunda çıtır çıtır oluyor. ben pirinç havanda dövüyordum, taze ve iyi kavrulmuş olduğu için havanın ağırlığğıyla dağılıyordu hemen.

ve soğuduktan sonra demleyeceğim kadar dövüyordum, hava almayan her hangi bir kapta saklıyordum, yoğurt kabı, cam kavanoz olur,dondurma kabı olur. bekleme süresi 1 haftaya kadar uzatılabilir.

ve ben bunu çaydanlığın üstüne soğuk su koyup üzerine kahve ekleyip tıngırdayana kadar ateşe verip, 3 dakka demleyip içiyordum.

bir çok arkadaşıma eşime dostuma ikram ettim hepsinin poposu tavana vurdu.

Tchibo

Tchibo'da kahve alınca sana bir kupon veriyorlar. Sanırım 400-500 gramı tamamlayınca(emin değilim) 100 gram da hediye veriyorlar. Tabiki bir donanımölücüsügillerden olarak sürekli oradan alıyoruz.

internet sitesi ne zaman açıldı bilmiyorum ama tv de ilk reklamını gördüğümden (2013 ten de önce) beri, tchibo dan kahve alırım internet üzerinden, genelde 1 kilodan aşağı kalmıyorum 2 ay için çünkü anneme falanda götürüyorum evimiz ayrı. bir kere bi kupon verdiklerine denk gelmedim, en fazla bi broşür 1 2 3 tane poşet bu kadar.

hatta bavul mavul , mug falan bi sürü de abuk şey almıştım ama aldığım mug benimle dünyayı dolaştı hala sağlam orası ayrı.

bir kere sorun yaşadım, ciddi manada paranın üstüne yatma sorunu onun dışında bişey olmadı.

abi sipariş verdim 1 ay boyunca göndercez bu gün göndercez yarın göndercez dediler. sonra gelmiş geri gitmiş haberim yok ,sonra tekrar gönderin dedim göndermediler, 6 7 ay boyunca ticketleştik, ne parayı iade ettiler buna dair bir açıklama yapıyolar nede kargonun ne olduğuna dair, geriye döndüğü kesin onlar da ama sonrası bok.

tchibo'nun african blue'su güzel

Bu senin nasıl kahve sevdiğine göre değişir. Bana göre güzel olan sana sert veya yumuşak gelebilir. Ya da tadını beğenmeyebilirsin.

Benim önerim Tchibo'dan 4-5 farklı çeşit 50şer gramlık kahveler çektirmen. Böylece nasıl kahve sevdiğine karar verebilirsin. Starbucksta 250 gramlık paketler var onun için deneme konusunda çok mantıklı bir çözüm değil

Ben Guatemala kullanıyorum. Hem Starbucksta hem de Tchiboda bulabilirsin.

starbucks sumatra.

Kavrulma çeşidine göre beğen önce. Ben dark roast içemiyorum misal, acı geliyor. Blonde roast da çok hafif geliyor. Medium seviyorum. Soruyorum medium roast ise deniyorum. Starbucksta Guatemala haricinde hepsini beğendim. Dönemsel kahve getirmişler misal şimdi yeni onu da beğendim.

Sumatra bana çok acı geliyor, daha yumuşak içim seviyorsan Kahve Dünyası'ndan fındık ya da çikolata aromalı alabilirsin. Tat olarak çikolata ve fındık tadı gelmiyor ama kokuları muhteşem ve daha yumuşak içimler, ben onları daha çok seviyorum şahsen.

Şirkette tchibo vardı. Kötü. Evde starbucks alıyorum medium. Bence iyi. Ama bazı internet sitelerinde daha iyileri varmış. Yani starbucks falan orta sınıf oluyor.

anam, tam bir kirloş <3

anne çok yabani ve atarlı değilse yavrunun gözüne terramycin veya muadili bir göz pomadı sürebilirsiniz. sonradan gözü kapanmasın çocuğun.

yok annesinin de bir gözü kör zaten, onceden bi seyler olmus. yarali olmadigi icin merhem surmeyeyim dedim, ilk etapta ilik su veya sütle yumusatsam olur mu yoksa direkt sureyim mi merhemi? bi de neyle sürmek lazim merhemi?

önce ıslak bir pamukla silin temizleyin gözünü, sonra merhemi elinizle sürebilirsiniz. ben genelde öyle yapıyorum.

kaynamış soğumuş suyla pamuğu ıslatıp güzelce bir silin gözlerini (ikisini de, ayrı ayrı pamuklarla). bir bakın iltihap, çapak. toz-kir bir şey çıkacak mı.
temizledikten sonra da tobrex damla damlatın iki göze 1'er damla. duruma göre bunu günde 4-5 kez yapmanız gerekebilir.

@traize

merhem surmeyeyim mi?

ben bir kaç farklı kediyi veteriner kontrolünde bu şekilde ve bu damlayla iyileştirdim. merhemi hep duyuyorum ama kullanmadım hiç. bence sürmeyin.

çok kötü durmuyor. merhem daha ağır iltihaplanmalarda kullanılıyo, acıtır hem. tobrased veya muadili bir damla işinizi görür (eczaneye sorabilirsiniz). daha önce bu şekilde sokak kedilerinin gözünü iyileştirdim. iki göze de uygulayın birkaç gün boyunca, günde bir iki kere.

2-3 haftalık gibi. Bunların gözleri bazen açılıp sonra tekrar kapanıyor, o iltihaba işaret.damla değil pomad kullanın, çok daha etkili.
Bir de not, bunlarda ikinci bir göz kapağı var hani.. O iltihaplanırsa bütün göz gitmiş gibi görünse bile aslında yine kurtuluş umudu oluyor, bu sene bi yavru baktım, gözü tamen yarayken kurtuldu.
Bunun durumu çok daha iyi göründü.

aktar

abartı pahalı oluyor fiyatı marketlerde.. mısır çarşısı civarında bulabilir miyim denemek istiyorum bilgisi olan var mı ?

aynen aktarlarda bulunur hatta bugun alirken gözüme ilişti :)

kakule hemen her aktarda bulunur. garam masala da almıştım mısır çarşısında (dükkanın adını hatırlamıyorum).

Giriş seviyesinden kastın ne bilmiyorum ama bütün seviyeler açılıyor bu dönem registrationda gördüğüm kadarıyla. Sizin bölüme özel bir durum var mıdır bilmemekle beraber bir arkadaşıma ispanyolca için 101'i almadan diğerlerini alamayacağı söylenmişti. Hocayla anlaşıp sistemden 101 alıp, 102'nin derslerine girmişti dönem boyunca.

Çok sıkılırsın. Ben Ger101 almıştım, hoca ilk derste Almanca bilenlerin droplamasını istemişti. İzin verirse eğer, dayan. Belgen falan varsa 201'den falan da başlayabilirsin sanırım, bi YADYOK'la konuş. Olmadı, @aioniotita'nın dediği gibi hocayla anlaşıp seviyene uygun bir dersi takip edebilirsin ama ikinci yabancı dil zorunluysa ileride sıkıntı çıkabilir.

lisede öğrendiysen almancayı okulunun adı görüneceği için giriş seviyesi vermeyeceklerdir başkalarına haksızlık olmasın diye.

@slow aynen lisede öğrendim almancayı, @aioniotita ve @montgomery'nin dediği gibi yapsam herkes için daha iyi olacak gibi.

Onlar da kimyasal ama dr oetker var istersen. Amerikan pasajı gibi yerlerde de bulunur belki

amerikan pasajı nedir?

starbucks'da var.
ya da büyük marketlerde satılıyor sıvı vanilya.

Bizim esans aldigimiz kimyasalcilar aroma da satiyordu. Google da esans aroma diye aratip gida aromalarina bakabilirsin.

@ cekilmis gayfe, her büyük markete bakarım daha denk gelemedim, sturbucksta nerde var ya, ben incelerim onların reyonlarını hic hatırlamıyorum?

kahveye basıyolar ya fıst fıst o şişeyi alabilirsin 30 liraya.
dr oetkerinki de böyle bişi az809444.vo.msecnd.net

Eminönünde pasta malzemeleri satan dükkanların yoğunlaştığı bi bölge var. Ordaki dukkanlarda bulabilirsiniz

Yazar sanırım harbici organik vanilya özütü istiyor. Ben fransadan getirttim gerçek madagaskar vanilya özü, şişesi 120₺ civarındaydı. Türkiyede epey aradım ama bulamadım kalitelisini. Bundan önce macrodan alıyordum bir de bir kere kapalıçarşıda bi baharatçıda kaliteli bi ürün buldum

internetten alabilirsin eminönüne gitmeye falan üşeniyorsan. bak burda varmış mesela.

www.sweetsorcery.com.tr

Yakınlarında bir Arifoğlu standı olan bir AVM varsa, orada satıyorlar. Çok kaliteli oluyor.

marketlerde var

ben 8 tane çubuk vanilyayı yarıp içindekileri de sıyırıp (böyle daha çabuk oluyor) hepsini birden 35lik votka içine koyuyorum. olunca anlarsınız rengi epey koyulaşıyor, kokusu güçleniyor vs. Marketlerde satılanlar, dr oetker bunlar aroma, tamamen kimyasal. muhtemelen starbucks da öyledir. hatta özütü tükettikten sonra ikinci üçüncü kez de votka ekleyip aynı çubuklardan daha çok randıman alabilirsiniz. son seferinde iki tane daha ekledim ama.

metro grosmarkette görmüşlüğüm var.

metro market + real market

Alternatif cesitliligi icin tesekkur ederim, ben orjinal olani ariyordum evet, cevaplariniza gore bi bakinicam:)

Eminonunde pasta malzemesi satan amcadan aldim ben de 5 ya da 7 liraydi, ahsapcilarin sattigi siradaydi

2- Guatemala olanı mutlaka dene

1. uzun ince olanı alacaksın. her türlü kalınlıkta çekersin.

2. madem öğütme işine giriyorsun, adam gibi çekirdek kahve al. sanalbaharat, kahvefabrikasi vs. den alabilirsin. öğütülmüş kahve hızla bayatlar. çibodan öğüttürüp eve getireceğin kahve bayat olur. hatta öğütmeden de bayattır. starbucks, tchibo gibi yerlerdeki çekirdekler uzuuuun süre kavrulmuş halde beklerler. halbuki internetten alacağın kahve kavrulup yollanır.

tchibo african blue güzel. tchibodan alacaksanız tavsiye ederim.

tombul sozen her turlu cekiyor, hem aeropress hem turk kahvesi icin ayarlanabilir.

Kurukahveci mehmet efendinin filitre kahveleri var. Colombia olanlarini tavsiye ederim. Taze ve lezzetli oluyor.

soslu mısır bu aralar nedense evden eksik etmiyorum

findux vardı eskiden onun acılısı çok iyiydi

Badem.

çekirdek
edit:www.eksiduyuru.com

kaju+antep fıstığı

çocukken tuzlu leblebi+kuru üzüm ikilisine bayılırdım

Badem.

badem, kaju

emin olamıyorum ama badem sanırım.

antep fıstığı ve kaju.

Antep Fıstığı

kaju, antep fıstığı ve fındık.

çiğ badem
kavrulmuş fındık

ceviz-çiğ badem-çiğ kaju.
Ayrıca, literatürde baklagiller sınıfına girse de fırında kendim kavurduğum kabuklu yer fıstığı sıcak haliyle ayrı bir boyut.

çiğ badem çiğ fındık <3

kuru incir

şeker krizine bire bir

pekan cevizi ve kaju

Oha kimse dememis ya.

Kabuklu yer fistigi. Ama kavrulmus tuzlanmis kabuklu olanlarindan degil. Aramizda derin bir ask var kendisiyle. <3

Antep fıstığı.

kaju, soya soslu fıstık, tuzlu fıstık, kabak çekirdeği, antep fıstığı, badem. benimki pek en sevdiğiniz olmadı ama olsun :)

Malatya Pazarı orgazmik bir şey yapıyor. Günkurusunun arasına ya iki kayısı çekirdeği ya da iki soyulmuş beyaz badem koyuyor. Şu
www.malatyapazari.com.tr
Maalesef bunu ayrı ayrı satmıyorlar. Karma paketlerin içinde başka şeylerle birlikte oluyor. Şu paket gibi mesela
idptedarik.com
Özel sipariş verdim bundan. Getireceğiz dediler. Unutacağımı sandılar ama unutmadım. Özetle getirmediler.
Bu arada paketteki antep fıstıklı şey de çılgın.

Çiğ badem, çiğ fındık, kuru yabanmersini, antep fıstığı ve soya soslu çıtır leblebi.

finduk

surefire el feneri
garmin felix 3hr kol saati
elektrikli bisiklet

nussbeisser çikolata.

Çikokata içki

egetürk sucuk

Raki soylerdim ben (bulundugum ulkede raki satilmiyor)

kadıköyde rulo var fena bir yer değil
www.zomato.com

kadıköyde tahin güzel

şaka yapıyor olmalısın.

ulan ben implant yaptırdım 1600 tl lan.
sömürmüş resmen.
çok bahalı.
bi de dolgu oluyorsa dolgu yaptır hemen kanal yaptırma.

yakın zamanda altıntepe kızılay'da 225 tlye kanal yaptırdım, 90 tl de üst dolgu için ödedim. çok pahalı yaptırmışsın başka bi yere git bence.

Benim dis hekimim 200'e yapmisti. Tek oturumda bitirmek de saglikli midir acaba, bilemedim.

çılgınca pahalı bir diş hekimiymiş... gitmeyin bir daha.

300 tl ye yaptırmıştım ve 3 oturum sürmüştü, dişçini değiştir bence

Dis doktoru konustu, annem olur kendisi.

Pahali mi dedim.

"Oh baya pahali. Cok iyi para! Kim yapmis onu?" dedi

Süper pahalı. İmplanta kaç lira kalmış şunun şurasında.

kanal + kaplama ise ve endodonti uzmanına yaptırdıysa normal bir para. dişçi var endodonti uzmanı var ve endodonti uzmanı kanal tedavisini normal bir dişçiden daha pahalıya yapıyor. kanal tedavisi enddoonti uzmanına yaptırılır sen bakma bursda cerilen fşyatlara sıradan dişçi fiyatları onlar. ha sen de sıradan dişçiye yaptırdıysan çok vermişsin

Pahalı. Diyelim endodontist yaptı 900 liraya.
La diş taşi temizliğine 520lira istemiş periodontologlar bile 200liraya yapıyor ona ne diyecez ?

kimsenin uğraşmak istemediği artık ölmüş bu denilen dişe 5 seans sonucunda 600 tl verdim ben. işin sonunda acıdım doktora bu paraya bu iş yapılır mı diye.
sen kıyasla

ergen

Ben seviyorum. Üniversiteye yeni girdiği için hevesle uzatan biri de olabilir, orta yaşlı metalci de, biraz bohem olan biri de.

Ben de seviyorum, soyle bir sey canlaniyor;

static.celebuzz.com
www.notiesmanagement.com

edit: sacini kestirmeye usenen biri de olabilir

gozluklu ve muhendis kesin bu uzun sacli erkek. icedonuk ve alternatif hobi sahibi gonul adami. biraz uzuluyorum, kizlardan bi' suru kazik yiyor bu arkadas kesin. yazik ya, keske sacini kestirip bambaska biri olsa :(

Lisede üniversitede filan uzun saçlı, metalci tipli erkeklere bayılıyordum. 30'a yaklaştıkça kısa saçlı, efendi gibi giyinen erkekler çekici gelmeye başladı. Uzun saçlı tipler, karakteri oturmamış, olgunlaşamamış gibi geliyor şu an.

bişey canlanmıyor. normal insanmış gibi düşünüyorum onu da.

cool.

meleklerim ergen ne yahu? onlar da uzun saçlı kadınlara öyle desin o zaman. 50 yaşına gelince kestireceksiniz çünkü.

www.short-hair-style.com

Hiç sevmiyorum, sebebini de bilmiyorum. Alt tarafı saç yani ama saçma bir şekilde hoşuma gitmiyor.

sevmiyorum çünkü çoğunlukla saçlarına bakmıyorlar. paspal geliyor. kısa saç severim.

Ergen +1

ne demek sevmiyorum ya.
boşuna mı uzattık ak. merak etme kardeşim beğeniyorlar ama biliyorsun kadınlar.
bir erkek olarak cevapladım kusura bakma.

not:beğeniyorlar.

önyargı sergisi gibi olmuş burası. kaldı ki bana göre soru da yanlış ve şekilci. saçla karakter arasında bir bağlantı kurulabilirse de bence insanın hayatına yaymak çok yanlış.

ama mesela ben hiç uzun saçlı tecavüzcü veya çocuk istismarcısı haberine denk gelmedim Türkiye'de yakalananlar arasında. madem öyle, bunu da şuraya bırakayım. aksini iddia eden ya da tezimi çürütecek delil aramak için google'ı talan edecekler olursa da en azından kafanızda bir soru oluşturabilmişim demektir.

not: uzun saçlı değilim. ayrıca "uzun" ne kadar uzun? 5cm? 15cm? omuzlara kadar? çatala kadar?

saçlarım çatala kadardı, kestim biraz şimdi, belimdeler. kendi çevremden gelen tepkileri aktarayım kadınlara dair.

kafalarında canlanan profili bilemeyeceğim fakat genel itibari ile beğeniyorlar. lakin bu "beğenilme" kavramı içinde bir cinsellik aramak yanlış olur. hani saçları kısa bir kız arkadaşını yıllar sonra uzun saçlı olarak görmüş gibi bir hisse kapılıyorlar.

eğer ki hedef kitle tespiti yapmaya çalışıyorsan, "metalci kızlar" elbette bu noktada hedef kitledir. fakat genel itibari ile bu alemde boş insanlar gördüğüm için seni saçınla yargılayan değil de insanlığın ile yargılayan kişiler asıl hedef kitledir.

"ergen" diyenlerin hepsi ergen gibi cevap vermiş :D

Uzun saçlı erkekleri severiz. Hele ki 30 yaş ve üzeri olduğu halde karakteriyle bütünleştirdiği bir stili varsa. <3

pis izlenimi uyandırıyor çünkü erkeklerin saçları daha çabuk yağlanıyor hele bu sıcaklarda uf :(

Ben uzun saç severim. Hiç de ergen izlenimi uyandırmıyor bende.

sapık gibi geliyorlar ama gerçekten öyle geliyorlar. dürüstçe yazdım. öyle geliyorlar ama tanıdıktan sonra çok sevdiklerim de var.

Hocam dünyada sadece bir tane İngilizce grammar var. Bunun başı belli, sonu belli. Düzenli çalışmayla iki üç aya tüm grammar bitebilir. Ondan sonra kelime çalışmaları yapmanız gerek. Listening kelime çalışmalarına dahil edilebilir. B2 seviyesine gelinebilir.

Hangi kulvarda ne seviye? Yazma, duyduğunu anlama, okuduğunu anlama, telaffuz, akıcı sözlü iletişim kurma?

Iki yilda B2 olursun. Saka yapmiyorum. Gercek B2 iki yil alir.

iki yıl fazla uzun değil mi? yıllardır oluşan dil bilgim/kelime haznem var. bir çok temel cümleyi kurabiliyorum, bir çok şeyi dinleyerek daha fazlasını okuyarak anlayabiliyorum. kendimi her şekilde çok teknik olmadan ifade edebilirim. sadece bazı cümlelerin kuruluş şekilleri yüzünden yani o cümledeki grameri bilmediğim için çeviremediğim yerler oluyor. yoksa tanımadığım kelime yok gibi... peki grameri yaladık yuttuktan sonra? sonra ne yapmalı?

ciddi disiplinli ders çalışırım, yalarım, yutarım. bir kitabı 3 kere sıkılmadan, sabırla bitirebilirim. hevesli ve istekliyim.

grameri iyice kavramak için iki tane grammer kitabı bitirmenin yeterli olduğunu düşünüyorum (biri başlangıç-orta, diğeri advanced olan). eğer gramer bilmiyosan kelime haznen de yeterli değildir. bunun için graded readerlardan (a1,a2,b1 diye gidiyor) almanı tavsiye ederim. tamamı ingilizce bir coursebook da faydalı olur (student+workbook şeklinde olan kitaplardan). süre kişiye göre değişir ama ilk kez dil öğreniyorsan çok hızlı olmayacaktır. başarılar.

tanımadığın kelime nasıl yok? ben bu kadar ingilizce biliyorum hala bilmediğim yüzlerce belki binlerce ingilizce kelime vardir. hangi ingilizce kaynaklarini baz alıyosun ki kelime eksiğinin olmadığını düşünebiliyosun? :(

@qazwsx english grammar today vardı yarısını bitirdim onun o dönem sıkıntı çıktı başka bir işe yoğunlaşmak zorunda kaldım.sonra attım. hırpalamıştım epey, memnundum aslında. şu an elimde şu var. www.idefix.com

yeterli olmaz mı? var mı fikir verebilecek?

@ambrosia kendimi ifade edebilecek kadar, en azından mülakatlarda başarılı olabilecek kadar kelime bilgim var. ama açıp bir makale okumaya çalışsam mavi ekran veririm tabi. o işi gramerden sonra bolca okuma yaparak aşmayı düşünüyorum. sanırım asıl yılları o alır. ama ben şuan her kelimesini bildiğim cümleyi birebir çevirebilecek durumda olmak istiyorum.

kitabı indirip inceledim, kapsamlı gözüküyor. yeterince egzersiz yok sandım başta ama sonlarında testler var, hatırlamadığınız konuları tekrar çalışmanı sağlıyor. bu kitabı bitir bence, daha sonra ek kaynak gerekir mi zaman gösterir. zaten ardarda kitap bitirmen gerekmiyor, kelime öğrenmeye de odaklan. ama lise hazırlıkta grammarway 1-2-3 diye 3 tane grammer kitabı bitirdiğimizi hatırlıyorum.

ingilizce hocası falan yok mudur buralarda, yardımcı olsun bu duruma

dil öğrenmek çooooooooooooook uzun bir süreç. hem de öyle böyle değil. sabırlı olacaksın ve yıllarını vereceksin bu işe.

en az 5 yıl.

1-2 yılda öğrendiğin ingilizce bek bi işe yaramaz. TOEFL'dan falan 75-80 alırsın belki ama iş native'lerle derin sohbetlere gelince feleğin şaşar.

o yüzden dil öğrenmek bir süreçtir.

Olanlar oldu...
İkinci yolu seçip şırayı mayalandırdım, köpürdü etti ikinci günde ekşimeye başlayacak gibi oldu, hava çok sıcak malum, daha fazla tutmayayım dedim, süzdüm ettim dolaba kaldırdım. rengi kokusu harika, tadında kamaşık bi nota var nedeni benim biliyom. akıllı ben üzümleri elle ezmek yerine miksere atıverdiydim, çekirdeklerden de kırılanlar oldu haliyle, acımsı tad çekirdeklerden geldi. acımsı da değil de daha çok kamaşık gibi bi tad. olsun varsın o kadar kusur kadı kızında da olur deyip bu sabah sevdiğim cam bardağıma koyup yuvarladım. Vallahi çok güzel olmuş.

Yalnız galiba biraz alkol oluştu içtikten sonra biraz sersemlik oldu ve acayip gülme geliyor, kimse de yok yanlızım herkes uyuyor, yalnız yalnız gülünmez ki, ona da ggülerim bide, dur durabilirsen.. kalkıp sirtaki yapasım da var.
ben en iyisi açıp bi zorba izleyeyim bari.

deneyimim yok ama sanki istediğiniz kadar fermente olduktan sonra kaynatsanız alkol oluşması durur bakteriler öleceği için.

Evet pastorize eder gibi azcık kaynatsam olurdu hakkaten. Ben onun yerine dondurucuya atıp soğutayım dedim. Süzdükten hemen sonra dolabın şok dondurma bölümüne koydum epeyce soğuyunca alıp soğutucu bölümüne kaldırdım.
Şıra şampanya arası bişe oldu bu herhal. Düşük alkollu şampanya ürettim ehehe :)

Şimdi acı bi kahve içtim. Filmi de buldum.
O değil şimdi kızlar uyanacaklar maskara olucam, alkol dokunuyo bana. hiç tolaransım yok, fena saçmalayabilirim yani.

starbucks'da satılan kahveler taze değildir. en az 2 ay önce kavrulup paketlenmiştir. çekmek istediğinizde o paketi açıp çekip verirler. taze kahve almak istiyorsanız aşağıdaki sitelerden alabilirsiniz. siparişinizle birlikte kavrulup gönderilir.

www.baristasepeti.com
www.urbancoffee.com.tr
www.kahvefabrikasi.com

Fırınlanıp paketlenen kahveler 2 seneye kadar bayatlamadan tazeliğini koruyor, Starbucks kahveleri de bu anlamda sıkıntısızdır. Kahvenin bayatlaması için oksijenle temasa geçmesi lazım. Önceden çekilmiş kahveyi almışsa bayat olma ihtimali yüksek ama Starbucks'ta ben hiç öyle bir şey görmedim; raftan sen alıp veriyorsun paketi, görevli de çektirip sana veriyor. Onun dışında, paket kaç gramsa o kadar çekerler. Yani 250 gramlık paketi alıp 100 gramlık çektiremezsin.

250 grlik paketi alip 100 gr cektirebilirsiniz. Ne kadarlik isterseniz o kadarini cekip, gerisinin agzini kapatip veriyorlar.

Ben de bir şey daha söyleyeyim iyice aklın karıssin :)


Starbucks kahveleriyle ilgili ben de angelus'un dediği şekilde biliyorum. Yani oksijen almadığı müddetçe taze kalıyor. Cekilmis kahveyi babana nasıl vermişler anlamadım zira genelde sana senin istediğin şekilde çekip veriyorlar. 100 gramlık alamıyorsun sanırım, paket ne kadarlıksa hepsini almalısın.

Kahve ogutucusune gelince; ben bir ara eve alacaktım ama yabancı bloglarda filan hep şu yazıyor; 100 150 liralık ogutuculer kahveyi ogutmuyormus, parcaliyormus. Dolayısıyla öğütme işlemi sağlanmadigi için aslında kullanilmamasi gerekiyormus. Bir de metal olanlar zarar veriyormuş. Diğer ogutuculer de gereksiz pahalı bana kalırsa. Makinenin iki katı fiyata.

O yüzden özel hava geçirmeyen bir kahve kabı aldım, onun içinde 1 aya kadar saklanabiliyormus. E bizde de 1 ayda bitiyor zaten o kahve.

Şunu da eklemeden edemedim; 2 aylık kahvenin bayatladigini anlıyorum ben acı geliyor ama çekilmiş 1 ay kalmış kahveyi içince 'ay bu kahve bayat ama' diyecek kadar gurme olamadım henüz. Zaten cogumuz da değiliz bence. O yüzden alıp 1 1.5 ayda bitirebiliyorsan çok da şey yapma.

Çekilmiş kahve on dakika sonra bayatlar. Kavrulmuş kahve de bir ay sonra bayatlar. 150 liraya düzgün öğütücü yok, metal bıçaklı onlar. O yüzden el değirmeni alıp kendin çek derim. 50 lira bir şey, öğütmesi otuz saniye ya sürüyor ya sürmüyor.

Kendi kahvemi yetistirsem?

tchibo'da istediğiniz miktarda çektirebilirsiniz 50 gr, 100 gr falan almak istiyorsanız.

Angelus+1. İstediğin kadar çektiriyorsun. Metal bıçak bıdı bıdı yapılması da anlamsız. Sanki herkes la marzocco kullanıyor evinde.

İstediğin kadar değil de kadarını demek daha doğru bir de. Çünkü her türlü 250 gram paketi alacaksın. Ama tchibo olursa öyle bir zorunluluk yok. Paket satmıyor vakumlu şekilde.

250 gramlık paketi alacaksın ama istediğin kadarını çektirebilirsin kalanını çekirdek olarak yine sana veriyor. Daha sonra götürüp çekirdekleri şunu çeker misiniz de diyebilirsin ayrıca. Paket açıkdıktan sonra tabii hızlı tüketmek gerekiyor ama raftaki paketler vakumlu ve uzun süre tazeliğini koruyor.

Öyle bir şey varsa ben de faydalanmak isterim, beni de ekler mısınız :)

ekşiye indirim mi varmış? nasılmış? ne kadarmış?

valla önceden %10 indirim yapıyolarmış ekşi üzerinden siteye girenlere ama artık yok sanırım ya da ben bulamadım.

kaçırdık desene. yapacak bir şey yok sanırım

Şu an görebiliyorsa bile muhtemelen gözlerini kaybedecek. Daha sonra daha da şişiyor gördüğüm kadarıyla. Geçmiş olsun. :(

hemen veteriner fakültesine başvurun derim. gerekli bakım ve doğru tedaviyle düzelebilir.

doktor değilim ama ışık algısı körlerde de olabiliyor diye biliyorum.

çok gördüm
umut kesilmez +1

Hayır elenmezsin ama hangi alanda yapmak istiyorsan karar ver ve hocalara bak, yayınlarına bak. Bi hoca seçip onunla görüşmeye çalış, danışmanım olur musunuz kabul edilirsem diye teklif de götürebilirsin. Bunu yaparsan şansın baya artar. Ayrıca Boğaziçi kendi öğrencisini sever, bi tanıdığım elektrik elektronik mezunuydu iktisatta yüksek lisansa başlamıştı, alan dışı master o kadar zor değil.

Yanıt için teşekkürler. Sanırım mühendislerin şansı daha yüksek alan dışı y. lisansta. Açıkçası Boğaziçi'nde başka bi bölümde yüksek lisanstan umutlu değilim. Bu durumda (başka bir üniversitede okumak için) nasıl davranmam gerekir? Ayrıca bu konuda deneyimi olan varsa-bir dil bölümünden eşit-ağırlıkta yüksek lisans yapan-o da yorum yaparsa çok sevinirim.

yildan yila degisiyor. ekonomi icin konusayim, son iki senedir cok rahat girilebiliyordu, bu sene cok fazla sayida kisi basvurdu, pek alakali olmayan kisiler giremedi haliyle :(

mulakatta elenmezsin, sikinti olmaz. ama dedigim gibi seneden seneye degisir bu durum.

Fakyoras, çok teşekkürler. Boğaziçi için mi bu söylediğin, yoksa genel olarak mı?

bogazici icin.

daha oncesinde sosyoloji veya pols dersleri aldigini, ilginin oldugunu varsayiyorum :)

Henüz yapmadım ama ikinci sınıf öğrencisiyim, hala alma şansım var.

Arkadaşlar dil bölümünden eşit ağırlık yüksek lisans yapmış biri var mı burada?